EFTALOU
Yeni Arkadaşlar
Otelde sabah kahvemi içerken ilk gün Molivos otobüsünde
gördüğüm ve aynı otelde kaldığım bir çiftle yollarımız kesişti. Ayvalık’a nasıl
döneceğimizi istişare edip en güzel dönüş yolunu bulduktan sonra beraber civar
köylerden Eftalou’ya gitmeye karar verdik. Eftalou çok bakir çok sakin huzurlu
bir köy. Denizi şahane. Karşı kıyısında Türkiye manzarası var.
Ilıca
Denizi görünce dayanamayıp hemen serin sulara kendimizi
bıraktık. Yüzme faslının ardından belki bir tesis buluruz umuduyla ıssız
yollarda yürümeye başladık. Önce hastalıklara iyi geldiği söylenen sıcak su
kaynağını ziyaret ettik. Dışarısı taş bir hamam gibi olan yapının içinde minik
bir sıcak su havuzu vardı. İçine 4 kişi aynı anda giremez o derece küçük. Sıcak
havuza girenler sonra soğuk deniz suyu ile kendilerini şokluyordu. Bir sıcak
bir soğuk bunu birkaç tur yapmak gerekiyormuş. Havuz hiçbirimize hijyenik
gelmedi. Biraz da şifasına inanmadık gibi sanki. Dönüp arkamıza bakmadan oradan
usulca seyirttik.
Gündüz Rakısı
Bir patikaya vurduk kendimizi. Önce çıkışlı sonra inişli bir
yolun ardından bir restorana vardık. Deniz ve yol bizi acıktırdı. Ne yesek diye
menüyü incelerken kendimizi mükellef bir rakı sofrasında bulduk. Gündüz rakısı
en sevdiğim... Koyu bir muhabbete daldık. Çok hoşuma gitti. Uzun bir yemekten sonra
yine denize girdik. Çok iyi geldi. Sıcak taşlarla spa keyfi de yaptık.
İnziva
Yavaş yavaş gitmeye hazırlanırken hemen arkamızdaki tek
katlı uzun binanın pansiyon olduğunu öğrendik. Mekanın sahibi amca bize odaları
gösterdi. Biraz anlattı oraları. Binada eskiden rahibeler kalıyormuş. Zaten
binanın avlusunda bir adet de kilise bulunuyor. Şimdilerde ise bu 4-5 odalı tek
katlı bir bina bir pansiyon ve ayrıca yoga kamplarının yapıldığı bir merkez.
Yogacılar inzivaya geliyormuş. Avluda ayrıca ünlü Yunan yazarın mezarı da var.
Sanırım bu mekanda yazmış romanını ya da öyle bir şey.
Eftalou’daYaşam
Restorandakilerle vedalaştıktan sonra hediyelik eşya
alabileceğimiz bir yer aradık. Bulduk da. Ama biraz merkezden uzaktı Eleni’nin
Yeri, biraz ıssız gibiydi. Bahçeli müstakil bir evin içinde gümüş, deri ve
tahtadan objeler, takılar oldukça pahalıya satılıyordu. Sahipleri yanlış
hatırlamıyorsam İngiliz’di. Ya da İrlandalı ya da İskoç. Molivos’a
yerleşmişler. Adam sanatçıymış. Yaptığı el işlerini eşiyle beraber satıyorlar. Anladığımız
kadarıyla da bir taraftan göçmenler için kıyafet yardımı toplayıp hayır
işleriyle uğraşıyorlar. Bu ev ziyaretinden sonra otobüsü de çoktan kaçırdığımız
için Molivos’a yürüyerek döndük. Yaklaşık 45 dk 1 saat yürümüş olduk. Bu
yürüyüş de keyifliydi.
Akşam Yemeği
Yeni arkadaşlarımla akşam yemeği için sözleştik. Onları da
Kostas’cığımın mekanına götürdüm. Hayatımda yediğim en güzel Çuprayı benim için
pişirdi Rodula ve Kostas. Arkadaşlarımı da en güzel şekilde ağırladılar. Çok
çok mutlu oldum.
fotoğraflar:
fotoğraflar:
eftalou |
eftalou |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder