MOLİVOS
Hotel Adonis
Molivos’a gitmek yaklaşık 2 saat sürdü. Ama çok güzel
ağaçlık yollardan geçtik, yol süper manzaralıydı. İnince ilk gözüme çarpan
otelin daha önce booking’de beğendiğim otellerden biri olduğunu fark ettim.
Otel Adonis. Gittim sordum, ağalar boş oda var mı diye. Beni epeyce beklettiler
ama gitmeme de izin vermediler. En sonunda gösterdikleri oda ve söyledikleri
fiyat beni benden aldı. Kahvaltı dahil süper indirimli otelimde süper bir 3 gün
geçirdim. Otel çalışanlarının hepsi de birbirinden tatlıydı.
Deniz ve Ahtapot
Hemen hazırlanıp denize gittim. Kumsal nasıl taşlık, deniz
nasıl temiz, nasıl çarşaf gibi, suyun sıcaklığı nasıl güzel, güneş nasıl tatlı
tatlı ısıtıyor, rüzar nasıl ılık ılık esiyor. Ben mest. Sahil keyfinden sonra
odada hazırlanıp dışarı çıktım. Biraz dolaşıp trip advidor amblemli bir
lokantada sirkeli limon soslu muhteşem bir ahtapotu bir kadeh uzo ile
yuvarladım. Şişede durduğu gibi durmuyor ya, lokantadan çıkınca baktım sağa
sola yalpalıyorum. Dedim ben bir kahve içmeliyim.
Kostas ve Rodula –
Bir Kahvenin 40 Yıl Hatırı Var
Ne göreyim tabelasında “municipality” (belediyenin yeri ) yazan bir mekan var. Belediyenin
yerinde kahve olmayacak da nerede olacak. Direkt ben bir sade greeko istiyorum
diye girdim söze, balkona da bir güzel kuruldum. Kadıncağız bir şaşırdı falan. İsmi
Rodula. Ben neye şaşırdığını anlamadım. Rodula dedi malum greeko zaman alıyor
bekleticem seni, dedim okey razıyım. Bu sırada muhteşem balkondan muhteşem
deniz manzarasına bakıyorum. Arada sırada da mekanın içinde iki adam bana
bakıyor, göz göze geliyorum. Rodula bir anda yeniden belirdi yanımda. Biraz
sohbet ettik. Sen yalnız mısın diye sordu. Bir tur da yalnız oluşuma şaşırdı.
Sonra elinde kahve ve bir de teklif getirdi. Meğerse benim yalnız oluşum
içerideki arkadaş gurubunun içine sinmemiş ve bana bir içki ısmarlamak
istiyorlarmış. Teklifi geri çevirdim. Sonra çok yaşlı bir beyefendi geldi
yanıma mekanın sahibi. Canım Kostas’ım. İstanbul’dan geldiğimi duyunca benimle
tanışmak istemiş. Sıfır İngilizce biliyor. Yunanca konuşuyor benimle. Ama
anlaşıyoruz. Gençken İstanbul’da Arnavutköy Altın Balık Restoran’da çekilmiş
fotoğraflarını bana gösterdi. Sonra beni içeriye davet etti. O kadar sevimli
bir insan ki, Allah onu nazarlardan belalardan sakınsın, uzun ömürler versin.
Yorgo ve Thomas ve
Darek ve Sirtaki
Bana ilk bakışta pek tekin gelmeyen Yorgo ve Thomas’ın
masasında meğer Darek ve hanım arkadaşı da varmış. Sonra sohbet etmeye başladık
ve bir anda kendimi çok tatlı insanların masasında uzo içerken buldum.
Kostas’cım da bana kavun karpuz ikram etti, beni yalnız bırakmadı. Güldük
eğlendik, sirtaki bile yaptım. Kahve içmeye geldiğim mekandan kocaman bir
arkadaş gurubuna dahil olarak çıktım. Mutlu uyandığım günün sonunda mutlu
uyudum.
Kale ve Congas Beach
Bar
Yine mutlu uyandım. Otelin kahvaltısını da çok beğendim.
Kahvemi de içtikten sonra Molivos kalesinin yolunu tuttum. Kaleye tırmandığım
dar sokaklar nasıl güzel, o Rum taş evleri nasıl sevimli, o evlerin kapıları
nasıl orijinal nasıl otantik. Çok sevdim. Kaleye çıktım, sıcak tabi, bir frappe
içmesin mi bu kız? Kültürel turu tamamlandıktan, bol bol fotoğraf çektikten
sonra bir gün önce gözüme kestirdiğim Congas beach bar’ın yolunu tuttum. Hava
sıcak tabi bu kız buz gibi bir kokteyl içmesin mi? Ama deniz nasıl hoşuma gitti
belli değil. Yalnız deniz ayakkabısı getirmediğime pişman oldum. Ayaklarıma hep
taşlar battı. Güneşlendim, uyudum, uyandım, sanki rüyadayım, çok hoştu.
Kostas ve Rodula
– Canım Dostlarım
Akşam yemeği için hazırlandım ve Kostas’ın mekanına gittim.
Harika bir kalamar yedim, güzel bir caciki ve bira. Yemek sonrasında yine
Kostas, Rodula ve arkadaşları ile sohbet muhabbet. Onları çok seviyorum. Hepsi
ayrı ayrı çok değerli insanlar. Canlarım benim.
Pirates Bar ve
Alba
Gece yemekten sonra hemen bitmesindi. Rodula’nın tavsiye
ettiği bara gittim: Pirates. Hayatımda ilk defa bara oturdum. Barmaid Alba bana
önce hoş geldin shot’u sonra da çok güzel ve sert bir kokteyl (Cosmopolitan) hazırladı.
Alba’cım İspanya’dan gelmiş Molivos’ta çalışıyor. Helal olsun kıza. Çok
imrendim.
Her Gün Yeni Bir Arkadaş
Sabah otelde tanıştığım çok tatlı bir çiftle Molivos’a 10 dk
mesafedeki Eftalou’ya gittik geldik. Bu güzel günün ardından arkadaşlarımı
Kostas’ın mekanına götürdüm. Onların gelmelerini beklerken Rodula taze 1 adet
çipuram var dedi. Bana ayır dedim ve sonuç tahminlerimin ötesinde oldu.
Hayatımda yediğim en güzel balıktı. Kosta ve Rodula resmen sevgisini katmış
yemeğe. Arkadaşlarımın söylediği yemekler de harikaydı.
Kostas – Gönlümün
Efendisi
Yemek bittikten sonra Kostas ve Rodula bize eşlik ettiler.
Güzel sohbetler ettik. Kostas’cım bana biraz gençliğini anlattı. Tabi hep
Rodula çeviriyor bunları.
Kostas’ın babası Ayvalık’tan gelmiş Molivos’a. Babası daha
sonra Atina’da çalışmaya başlamış. Ancak tatillerde geliyormuş Molivos’a eşini
ve Kostas’ı görmeye. Kostas da büyüyünce Atina’ya yerleşmiş yıllarca orada
çalışmış, elektrikle ilgili bir mesleği varmış. Çok arkadaşı varmış hem de çok.
Elindekini avucundakini arkadaşlarıyla paylaşırmış hep. Şimdi de evde oturmak
yerine bu restoranı işletiyor. Bu restoran onu hayata bağlıyor. Her gün
arkadaşları geliyor. Onlarla vakit geçiriyor. Onları ağırlıyor. Bize de böyle
sevildiğimiz sayıldığımız bir ömür nasip olur inşallah.
Kostas’cığımın gözlerinde kocaman bir dünya var. Ona bakınca
insan tüm insanlarla konuşmuş gibi, tüm mekanları gezmiş gibi ve tüm duyguları
tatmış gibi oluyor. Ne kadar gönlü zengin bir insan… Ne kadar bilge…Ne kadar
cömert... Ne kadar beyefendi, tam bir centilmen…
Ona ilk hayran olduğum an ise fotoğraf çekmek istediğim
andı. Onun güler yüzü, fotoğraf çekilirken kameraya değil beraber olduğu insana
bakması beni en çok etkileyen özelliği oldu. Objektife bakmıyor adam. Çok
mantıklı.
Çok Uzaklardaki
Akrabalarım
Kostas ve Rodula bana sanki çok uzaklarda yaşayan ve onları
yaz tatilinde çok kısıtlı süreliğine ziyarete gelen kızları gibi bağırlarına
bastılar. Ben onları çok sevdim onlar da beni. Ertesi gün gideceğimi
öğrendiklerinde çok üzüldüler. Ben de çok üzüldüm.
Son Gece
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder