24 Aralık 2016 Cumartesi

Budapeşte_Özlemek Güzeldir!

Budapeşte’ye bir akşam vakti varmıştım. Hava yavaştan kararıyordu ve Chain Bridge ufaktan ışıklanıyordu… Budapeşte yine Balkan havasını doyasıya ciğerlerime çektiğim, kendimi evimde hissettiğim yerlerden biri oldu benim için.

Yürümeli Şehir Turu
Sabah Free Walking tura katıldım. En sevdiğim şey şehrin hikayesini lokal birinden dinlemek hem de şehri gerçekten tadına vararak yürüyerek gezmek. Bazen bir ağacın altında durup çok ama çok değişik bir hikayesi olduğunu öğrenebiliyorsun. Önünden hızla geçip dikkat etmediğin, bilmediğin yerlerde ne hayatlar yaşanmış oluyor.

Kaybedenler Kulübü
Rehberimiz Macaristan’ın tarihini anlatırken dedi ki haritaya baktığınızda Macaristan’ın üzerinde kocaman bir “L” harfi görürsünüz. “L” looser’ın L’si. Yani Macaristan tarih boyu tüm savaşlarda kaybetmiş. Osmanlı, Avusturya, 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı sonrasında komünist rejim. Bu kadar bastırılmışlığın, yıkımın, ölümün ardından yola deva etmişler, durmamışlar.

Nehir Kenarındaki Terk Edilmiş Ayakkabılar
Ziyaret ettiğim yerlerden biri Yahudi Anıtı idi. Nehrin kenarında terk edilmiş ayakkabılar… İçlerine dikilen mumlar yanıyor. Nehirden buz gibi bir rüzgar esiyor. Burnum üşüyor, gözlerim doluyor. Bir hüzün kaplıyor içimi…

Dünya Küçük
Her şey bu kadar dramatik giderken birden bir Türk çocuk yüzüme bakıp “I know you” deyince nasıl da Budapeşte gerçekliğine geri döndüm bir ben bir Allah biliyor. Bir gün önce Viyana’da yol sorduğum kişi bir gün sonra Budapeşte’de nehir kenarında buluyor beni. Vay arkadaş bu ne tesadüf! Dün çok merak etmiş buldum mu acaba yolu diye bugün karşısında görünce o da şok oldu. Hayat böyle sürprizler yapıyor bazen.

Palinka ve Szimpla Kert
Palinka, Macaristan’ın yerel içkilerinden biri. Rehberimiz gündüz bize telaffuzunu iyice öğretti ki akşam güzel güzel ısmarlayabilelim. Sonra da uyardı: “Macarca çok zor bir dildir ama 3 shot Palinkadan sonra herkes sular seller gibi konuşur!” Dil öğrenmeyi çok severim, bu sözü kulağıma küpe ettim tabi.

Akşam olunca dosdoğru Szimpla Kert’e gittim. Burası yıkık dökük eski bir binanın içine kurulmuş gayet salaş ve nostaljik eşyalarla dekore edilmiş bir bar. Ruin Pub olarak anılıyor.. O kadar büyük bir tutku duyuyorum ki şu anda orada olabilmek için. Tadı damağımda kaldı Szimpla Kert’in. Tam bana göre bir yerdi. Palinka ise çok sertti. Boğma meyve rakısı sanırım. Benim rakı anlayışıma uymuyor Balkan stayla sek içilen rakılar, mastika hariç.

Budapeşte, Geri Geliceem!
Şehirden aklımda kalanlar diğer şeyler: Chain Bridge’deki aşkı simgeleyen kilitler, Buda Kalesi, Christmas Market, alışveriş sokağı, büyük kapalı pazar ve muhteşem bir akşam yemeği yediğim o efsane lokanta. Adı M.Restaurant. Burada olsa her gün giderdim..

Aslında düşününce yaşarım ben Budapeşte’de. Hem bizden hem değil. Hem güzel hem de çok güzel. İçinden nehir geçiyor bir kere nasıl güzel olmasın. Sevdim ben olur bu iş.

Gezi Tarihi: Aralık 2015

Fotolar:











9 Mayıs 2016 Pazartesi

Züccaciyedeki Fil

Kahrolsun Bağzı Kelimeler!

Arada sırada aklıma bazı kelimeler geliyor. Örneğin iki üç ayda bir kendimi endoplazmik retikulum derken buluyorum. Endoplazmik retikulum… Peki ya insan neden Bamsı Beyrek ya da züccaciye der sürekli?

Orta üçüncü sınıfta iken fen öğretmenime orbital nedir diye sorduğumda “orbital orbitaldir!” demişti. O zamanlar gülmüştüm ama şimdi bana sorsalar aynı cevabı veririm. Hatta geçenlerde kendime “orbitaldeki elektron” diye hesap aldım adını vermek istemediğim bir sosyal medya mecrasından.

Bir de şunu merak ediyorum. Acaba benim gibi 3 kere “beter böcek” derse yatağın altından beter böcek çıkagelecek sananlar var mıdır hala? Aksi gibi mutlaka iki kere üst üste söylüyorum ve üçüncüyü söylememek için kendimi zor tutuyorum. Söyleme işte. Niye dilimin ucuna geliyor ki? Tim Burton’ın alacağı olsun. Filmin ikincisi çekiliyormuş onu izlemek istiyorum ama.

Terliksi hayvanları düşünüyordum dün. Terliksi hayvanlar bence kendilerine aşırı derecede anlam yüklenmiş zavallı yaratıkcıklar. Sizce de öyle değil mi azizim?  Bir kere memeli bile değiller… Niye minnoş bir şeye bu kadar somut isim verilir ki? Mesela memeli hayvan olsaydı eğer terliksi hayvan, çok daha heybetli olurdu her şeyden önce. Bir vuruşta yere yapıştırırdı avlarını. Etçil olurdu bence. Parmak arası mı olurdu normal mi onu hayal edemiyorum. Misafirliklerde verilen baba terliği gibi bir şey olabilirdi. Evet evet şimdi düşünce yetişkin bir terliksi hayvan 43 numara baba terliği boyutlarında olmalı kesinlikle.

Bazı bazı “Makarena” şarkısında dans etmeyi özlediğimi de itiraf etmeliyim. Benim zamanımın gangnam style’ı da oydu sonuçta. Her kuşağın çıldırdığı bir şarkı oluyor galiba mutlaka. Dünyanın düzeni böyle ne yapacaksın. Alnımıza ne yazıldıysa o sonuçta. Bu arada şuanda 9 Mayıs 2016 sularındayım.

Bir şarkı vardı. Nasıldı? One two three four five… A little bit of Monica in my life, Erica by my side, Rita is all I need, Tina is what I see, Sandra in the sun, Marry all night long, Jessica here I am, A little bit of you makes me yor man Mambo No. 5! Ben çok üzülüyorum bu kızlara…Nasıllardır şimdi acaba? Çok yaşlanmışlar mıdır? Acaba evlenip çoluk çocuğa karışmışlar mıdır? Bari mutlu olsalar. Bir adamın peşinde helak oldu hepsi. Adam bunların hepsini aynı anda idare etti o dönem. Adi herif.


New York’taki English man nasıl biridir acaba? Bir gün onla tanışmak isterim. Lakin vampir olabileceğinden korkmuyor değilim. Alien diye geniş bir tanım yapılmış bence. Kurt adam mıdır? Yoksa vampir mi? Vampir daha karizmatik geliyor bana nedense.. “Beşiktaş belediyesi adına sizleri karı koca ilan ediyorum.”, “Sarımsak bizi ayırana kadar evet!” “ Demir kazık kalbime girene kadar evet! Güneş ışığı sizi yok edene kadar mutlu olun gençler!


26 Ocak 2016 Salı

Slovakya _ Bratislava

Slovakya _ Bratislava

Slovakya’nın başkenti Bratislava’ya, Prag’dan 3-4 saat süren otobüs yolculuğu sonrasında ulaştık. Dikkatimi çeken ilk şey Tuna nehri, ikinci şey ise şiddetli soğuk oldu. Aralık 2015’ti ve hava buza yakındı.

Sabahın erken saatinde intikal ettiğimizden olacak sokaklar bomboştu. Ama bu yalnızlık bir hüzün katmıştı sokaklara. Aslında o sokaklar hüzne alışıktı zaten. Nazi Almanyası döneminde Tuna nehrinden gemilerle getirilen Yahudilerin, Çingenelerin, yaşlıların, çocukların ve ari ırk olmayan diğerlerinin Bratislava’da ayrıştırılıp civar toplama kamplarına1 gönderildiği o meydanda dururken içime fil oturdu diyebilirim.

Kasveti bir kenara bırakacak olursak Barok binaların arasında Arnavut kaldırımlı taş dar sokaklarda büyülü ortaçağ havasında gezmek oldukça güzeldi. Bir önceki yazıda bahsi geçen Avusturya Arşidüşesi Maria Theresia da bu sokaklarda az gezmemiş. Bratislava’da taç giymiş diyorlar. Kahve içmeye de Viyana’dan Bratislava’ya sık sık gelirmiş diyorlar. Gerçekten de o soğukta kahve çok iyi gidiyor.

O değil de en çok hediyelik eşya satan dükkanları beğendim. El işi bebekler, porselenler, sanat eseri kıvamında resimler ve daha pek çok tatlı güzel şey... En özgün, en geleneksel hediyelikler burada. Şimdi bile düşündükçe elime fırça alıp resim yapasım, nakış işleyesim geliyor. Öyleydi böyleydi derken günübirlik gezinin sonu gelmişti. Tuna nehrine son bir bakış atıp Macaristan yolunu tuttuk.

Şimdi Fotoğraflar:





























Kaynaklar


10 Ocak 2016 Pazar

Viyana_Müzik Saray Çikolata



Saraylar ve Kadınlar

İkinci durak Viyana! Viyana, Almanya tadı veren güzide bir Avrupa ili, o meşhur Avusturya İmparatorluğu’nun ve Avusturya – Macaristan İmparatorluğundaki Aşağı Avusturya Arşidukalığı’nın da merkezi. Bir Versay Sarayı değil ama Habsburg hanedanının sarayları da görülmeye değer. Sarayın kötüsü mü olur ayol. Şahsen Schönbrunn, Hoffburg ve Belvedere saraylarının bahçelerinde güzel vakit geçirdiğimi söylemeliyim. Bahçelerdeki Noel pazarları da ayrı bir şıkırtı katmıştı doğrusu bu güzel saraylara.

Bizim Hürrem, Safiye, Kösem sultanlarımız varsa Avusturya İmparatorluğu’nun da dillere destan kraliçesi Maria Theresia’sı1 var. O bir Habsburg hanedanı imparatoriçesi, o bir Avusturya Arşidüşesi, o bir Macaristan ve Bohemya (Prag) kraliçesi… On küsur çocuğunu civar krallıkların prens ve prensesleriyle evlendirerek 40 yıllık hükümranlığı boyunca gücüne güç kattığı söyleniyor. Vay be ne kadın! Müşerref oldum doğrusu…

Bir de Sisi olarak anılan Elisabeth Bavaria var ki… Güzelliğiyle herkesi büyüleyen Sisi’nin izleri Viyana’nın her köşesinde diyebilirim. Kendisine ait müzesinde şahsi eşyaları sergileniyor. Okuduğum kadarıyla “güzelliği ve mutsuzluğu, soyluluğu ve halkla iç içe oluşu, asi ve kararlı oluşu ve bir suikaste kurban gitmesi onu halk gözünde kahraman yapmış.”2 Ben de diyorum bu kadın niye her yerde karşıma çıkıyor. Mühim bir şahsiyetmiş meğerse…

Opera 

Viyana denilince akla ilk opera geliyor. Müziğin başkenti Viyana… Ben de şehre adımımı atar atmaz ilk opera binasını ziyaret ettim. Saat 15:00’te başlayan opera binası turuna katılıp her bir köşesini gezme fırsatı yakaladım. Seyirci koltuklarında oturup sahnenin akşamki gösteriye hazırlanışını seyrettim. O barok havayı bol bol ciğerlerime çektim. Akşamına bir konser patlatsam iyiydi ama fırsat olmadı. Badem ezmeli Mozart çikolatalarını yerken o enfes opera salonunda prenses kıyafetlerinin içerisinde şarkı söylediğimi, bir operayı performe ettiğimi düşledim bol bol. Bir dahaki sefere konsere de giderim elbet. Seyirci olarak tabi…

Figlmüller ve Cafe Demel

KarlPlatz ve Stephan Platz arasında sokaklarda dolaşırken insan acıkıyor susuyor, bir kahve, bir sıcak şarap içesi geliyor doğrusu. Viyana Schinitzeli, patetes salatası ve bira keyfi en iyi Figlmüller’de yapılırdı, ben de öyle yaptım. Sıcak çikolata ve elmalı pasta keyfi en iyi tarihi Cafe Demel’de yapılırdı, ben de öyle yaptım. Yine olsa yine yaparım.

Yine olacak aklıma koydum. 2016 Şubat’ta gerçekleşecek opera balosunun biletleri çoktan tükenmiş. 2017 için umutlar büyük. Bu deneyimi yaşamayı çok isterim doğrusu.

Şimdi fotoğraflar:
 

Stephanplatz



Maria Theresia Heykeli



Çeşitli Müzeler


Figlmüller


Sephanplatz Katedrali



Opera Binasının İçi



Opera Binasının İçi




Opera Binasının İçi





Opera Binasının İçi



Opera Binasının İçi




Opera Binası_Dekor




Opera Binası_Sahne Mekanizması





Opera Binası_Dekor





Opera Binası_Sahne





Opera Binası_Sahne



Schönbrunn Sarayı Bahçesi


Schönbrunn Sarayı Bahçesi


Schönbrunn Sarayı


Schönbrunn Sarayı


Schönbrunn Sarayı


Schönbrunn Sarayı


Schönbrunn Sarayı


Metro


Opera Binası


Karlplatz


Belvedere Sarayı


Belvedere Sarayı


Figlmüller


Stephan Katedrali






Sisi Müzesi


Cafe Demel


 
 
 
 

Kaynaklar