9 Mayıs 2016 Pazartesi

Züccaciyedeki Fil

Kahrolsun Bağzı Kelimeler!

Arada sırada aklıma bazı kelimeler geliyor. Örneğin iki üç ayda bir kendimi endoplazmik retikulum derken buluyorum. Endoplazmik retikulum… Peki ya insan neden Bamsı Beyrek ya da züccaciye der sürekli?

Orta üçüncü sınıfta iken fen öğretmenime orbital nedir diye sorduğumda “orbital orbitaldir!” demişti. O zamanlar gülmüştüm ama şimdi bana sorsalar aynı cevabı veririm. Hatta geçenlerde kendime “orbitaldeki elektron” diye hesap aldım adını vermek istemediğim bir sosyal medya mecrasından.

Bir de şunu merak ediyorum. Acaba benim gibi 3 kere “beter böcek” derse yatağın altından beter böcek çıkagelecek sananlar var mıdır hala? Aksi gibi mutlaka iki kere üst üste söylüyorum ve üçüncüyü söylememek için kendimi zor tutuyorum. Söyleme işte. Niye dilimin ucuna geliyor ki? Tim Burton’ın alacağı olsun. Filmin ikincisi çekiliyormuş onu izlemek istiyorum ama.

Terliksi hayvanları düşünüyordum dün. Terliksi hayvanlar bence kendilerine aşırı derecede anlam yüklenmiş zavallı yaratıkcıklar. Sizce de öyle değil mi azizim?  Bir kere memeli bile değiller… Niye minnoş bir şeye bu kadar somut isim verilir ki? Mesela memeli hayvan olsaydı eğer terliksi hayvan, çok daha heybetli olurdu her şeyden önce. Bir vuruşta yere yapıştırırdı avlarını. Etçil olurdu bence. Parmak arası mı olurdu normal mi onu hayal edemiyorum. Misafirliklerde verilen baba terliği gibi bir şey olabilirdi. Evet evet şimdi düşünce yetişkin bir terliksi hayvan 43 numara baba terliği boyutlarında olmalı kesinlikle.

Bazı bazı “Makarena” şarkısında dans etmeyi özlediğimi de itiraf etmeliyim. Benim zamanımın gangnam style’ı da oydu sonuçta. Her kuşağın çıldırdığı bir şarkı oluyor galiba mutlaka. Dünyanın düzeni böyle ne yapacaksın. Alnımıza ne yazıldıysa o sonuçta. Bu arada şuanda 9 Mayıs 2016 sularındayım.

Bir şarkı vardı. Nasıldı? One two three four five… A little bit of Monica in my life, Erica by my side, Rita is all I need, Tina is what I see, Sandra in the sun, Marry all night long, Jessica here I am, A little bit of you makes me yor man Mambo No. 5! Ben çok üzülüyorum bu kızlara…Nasıllardır şimdi acaba? Çok yaşlanmışlar mıdır? Acaba evlenip çoluk çocuğa karışmışlar mıdır? Bari mutlu olsalar. Bir adamın peşinde helak oldu hepsi. Adam bunların hepsini aynı anda idare etti o dönem. Adi herif.


New York’taki English man nasıl biridir acaba? Bir gün onla tanışmak isterim. Lakin vampir olabileceğinden korkmuyor değilim. Alien diye geniş bir tanım yapılmış bence. Kurt adam mıdır? Yoksa vampir mi? Vampir daha karizmatik geliyor bana nedense.. “Beşiktaş belediyesi adına sizleri karı koca ilan ediyorum.”, “Sarımsak bizi ayırana kadar evet!” “ Demir kazık kalbime girene kadar evet! Güneş ışığı sizi yok edene kadar mutlu olun gençler!


1 yorum: